Yeniden doğamam, yine de hayat devam ederken olup biteni değiştirebilirim-Fruits Basket

29 Haziran 2010 Salı

Adımlarım...Bölüm 3



Üçüncü Adım: Yeni animeler

Anime bir hastalıktır.
sürekli seyredildiğinde (mesela iki günde 52 bölümlük bir tv serisini seyretmek gibi)
"benim bu dünyada ne işim var?" tarzı sorular kafada dönmeye başlayabilir. animenin içinde yaşamak isteği baş gösterebilir. anime bittiğinde mutsuzluk hali, ben şimdi napıcam?
tamahome nasıl benim olabilir? gibi sorular da türemeye başladıysa ve eğer gerekli parçaları toplayıp universe of anime kapısını açabilirsem gezip, savaşıp, ağlayıp, eğlenip antik çinde yaşayabilirim...Ekşi sözlük...sine que non

Artık yeni ufuklara açılma zamanıydı. Yeni animeler, yeni maceralar...Kim seçti kim indirdi bilemiyorum ama yine dört kuzen toplanıp Elfen Lied'ı izlemeye başladık. İlk başta müzikler falan hoşuma gitmişti ama bölümler ilerledikçe o kan ve duygu sömürüsü temelli senaryoya dayanamamaya başladım. Son bir umut belki güzel bir finali vardır desem de sonuç boş boş bakan iki göz oldu. Bir taraftan da SM sonrası ilk anime olduğu için beklentilerimin farklı olmasını da göz önünde bulundurmalı tabii.

Çok hoş bir anime... =))
Ama sadece ilk iki bölümünü ve son 5 bölümünü izlemem tüm enimeyi anlamama yetti..Benimde favori karakterim ryuk..
Venüs Forum_death note_...sema_doluany...ANLAMAK???

Bundan sonra olaya el koyup diğer animeyi seçtim: Death Note . Daha ilk bölümden de doğru bir seçim olduğunu anladım. Tüm bölümleri ardı ardına izledik çok kısa bir sürede. Bu etkileyici, heyecanlı animenin büyüsüne o kadar kapıldık ki dört kuzen bir olup ilk ve tek cosplayimizi de yaptık.Saçlarım biraz benzediği için L ben oldum. Fotoğrafların çekimleri çok eğlenceliydi ve ablamın harika photoshoplarıyla güzel anılara dönüştüler...Animelere tekrar hayran olmuştum...

Hız kesmeden Ouran High School Host Club ve Lovely Complex gibi süper animelere geçtik. Tabii yine arada yanlış animeleri seçtiğimiz de oluyordu. Love Hina gibi animeleri atlayarak yolumuza devam ettik...hala ediyoruz...

28 Haziran 2010 Pazartesi

Fruits Basket Anime


Ne yapacağı ne söyleyeceği belli olan karakterleri ve bulundukları animeleri genellikle sıkıcı bulurum, siz de öyleyseniz Fruits Basket tam size göre...

Karakterlerin hapsi bir alem...(en sevdiğim karakter Shigure oldu:)Ayrıca ifadeleri o kadar orjinal ki bazılarının... Senaryo çok akıcı gitmiyor çünkü çok fazla kişi var ama her bölümde öyle tatlı sözler var ki eminim daha sonra da aklıma gelecekler. Böyle olunca anlayışla karşılayabiliyorsunuz ve zaman kaybetmeden diğer bölüme geçiyorsunuz. Zaten bölümler yaklaşık 23 dk.Yaratıcı, hem eğlenceli hem içli bu animeyi kesinlikle tavsiye ederim...Ayrıca Gülfem Aybike'ye de TR altyazı için teşekkürler.

spoil
Bir kötü yanı var ki daha ilk bölümden Touru'nun bir seçim yapacağını biliyoruz. Ama o seçimi animenin sonunda göremiyoruz. Final bölümü herşeyi ortada bırakıp kaçıyor resmen. Bunun sebebi sanırım anime 2001 yapımı ama manganın 2007 de bitmiş olması. Manganın son bölümünü okuyup merakımı gidermiş olsam da sonuç pek hoşuma gitmedi:(
spoil

25 Haziran 2010 Cuma

Wikitoma


Wikipedia-Toma sayfasından alıntı içermektedir:

21 Haziran 2010 Pazartesi

ADIMLARIM...Bölüm 2

İkinci adım:İnternet
Ben hep aysavaşçısı + 18 derken Türk kültürü ve aile yapısına uygun olmadığından bahsederdim. Ancak görüyorum ki Türk Kültüründen ziyade dinimiz olan İSLAM dinine MÜSLÜMANLIĞA' da uygun olmayan etkenler çok fazla sırf bundan ötürü bile + 18 dememiz çok normal. Hatta onu bırak dinimize göre asla bu kabul görmez o nedenle + 18 değil + 99 bile olamaz tamamen yasaktır, haramdır, dine aykırıdır ! Aysavaşçısı.com...Admin

SM biteli yıllar olmuştu ama biz daha elimizdeki bi not defteri, iki gazete resmi ile idare ediyorduk.
Arkadaşım deprem sonrası bölgedeki çoçuklara bir sürü SM li kalemdi, defterdi dağıtıldığı; kendisindekileri çöpe attığını söylediğinde çok üzülmüştüm...
Ama en sonunda yoğun istek üzerine interneti evimize getirdik.İlk yaptığımız SM bölümlerini arayıp, sadece ingilizce olarak bulup, indirmek oldu. Anılarımızı tazeleyip SM forumlarına daldık tabii. Ama benim dalmam ablamınkinden daha farklı oldu :S Ablam photoshop, gif yapımı gibi işlere merak sardı ama ben ilk fanvideomu yapıyordum. Şebnem Ferah'ın 'hoşçakal' ı ile Usagi'nin Mamaru tarafından terkedildiği bölümle...Acemi şansı mıydı bilemiyorum ama herkes beğenmişti. Ancaak... indirdiğimiz bölümün formatı moviemaker'a uymadığından ortada kocaman bi yazı vardı:(
Bu durum beni photoshopa itti. SM forumlarındaki yarışmlara katılıp sihir puanı kazanmaya başladık:)Ancak ablam da bende ayrı hesaplara sahiptik ve kendimize oy verdiğimizde aynı IP den iki oy verilmesi yanlış anlamaya yol açtı. SM deki gibi arkadaşlarımıza güvenmemiz gerektiğini söylesem de ve olay açıklığa kovuşsa da foruma senelerce girmedim. Kendime yeni bir hedef bulmuştum:Aysavaşçısı.com. Daha ilk sayfada aysavaşçısı+18 yazan başlığı görünce avımın üstüne atladım. Kim benim çocukluğumun en güzel anılarından birine bunu diyebilir? Gayet sakin bir yazı yazdım, pek de içliydi yine... SM sever olduğunu sanan admin nefrit gayet basit cümlelerle illaki düşüncesini kabul ettirmeye çalıştı...çalıştı..giderek saçmaladı...saçmaladı...benim mesajlarımı sildi...ve beni forumdan attı...:S
En küçük bir saygısızlığım olmadığı halde verecek cevabı olmayınca beni atması haksızlıktı ama yapılacak bi şey yoktu. Zaten 3 çizgiden oluşan bir bacaktan tahrik olan biriyle nasıl uzlaşılırdı ki?
Daha sonra başka forumlar da buldum ama...en sonunda tüm bilgisayar ablama kalmıştı.

18 Haziran 2010 Cuma

Yeni Banner

Aslında sarıyı pek sevmem ama bu fotograf için bütün renkleri değiştirmem gerekiyordu ve kendim de inanamıyorum ama böyle bi SARI oldu işte. Ama üzülmeyin yakın zamanda büyük ihtimal değişecek....

17 Haziran 2010 Perşembe

ADIMLARIM...Bölüm 1


"En uzun yolculukları başlatan hareket. adım atarsın ve gerisi gelir. bir hikayeyi bir ömrü değiştirecek kadar kıymetlidir yeri gelince. bir adım. yaklaşırsın ya da uzaklaşırsın. bir lahzadır karar vermek. kaderi değiştirir, bir kader tüm kaderleri etkiler. bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir askeri, bir asker bir savaşı kazandırır belki. kimbilir"... muhayyile..ekşi sözlük

Kaderimi değiştiren adımlar, beni şu anda olduğum kişi yaptı ancak birkaçı var ki sizinle paylaştıklarımın hevesini, sevgisini kalbime aşıladı.
İlk adım:Sailormoon

Sailormoon'u ilk izlediğimde kaç yaşımdaydım hatırlamıyorum ama atv de yayınlanıyordu ve sadece ilk sezon verilmişti. Tekrar onu TRT de gördüğümüzde ablam da ben de çok sevindik. O dönem okulum oturduğum yerdeydi ve ders bitiş saati ile Aysavaşçısı'nın(sailormoon) başlama saati aynıydı. Nasıl koşarak eve geldiğimi hayal bile edemezsiniz. Ancak ne kadar uğraşsam da final bölümünü seyredemedim. Sonra gelinlikli,kurdeleli türevlerini denemiş olsak da hiç biri onun yerini tutamadı...
Aysavaşçısı'nda 3. sezona kadar en sevdiğim karakter Ami'ydi. Zaten karakterleri kuzenlerle aramızda bölüşmüştük. Daha sonra ergenliğin asiliğinden midir bilinmez Haruka'yı sever oldum. Haruka&Michiru sadece arkadaş sanıyorduk tabii... Daha sonra senaryodaki ilginçlikleri öğrenmiş olsakta öğretileri hep aklımızda...
Aysavaşçısı arkadaşlara saf bir şekilde güvenmeyi öğretti bana, yanımda biri varsa daha güçlü olacağımı ve pes etmezsem başaracağımı düşündürdü. Aslında tılsımı alınan, aynasına bakılan her kişide, her hikayede o an ve hatırladığım her an mutlu olmamı sağladı. Bazı bölümlerde çok ağladığım da olmuştur ama sessizce dökülen gözyaşlarım biraz olsun büyütmüştür belki beni...
Sadece şöyle bir kötü özelliği vardı: ağlamanın herşeyi düzelteceğini düşündürürdü. Usagi'nin bir göz yaşıyla ışıklar falan saçılır, iş hallolurdu. Ama zamanla Usagi değil anca Naru olabileceğimi ve Naru nasıl feryat figan ağlasada Nefrite'in öleceğini anladım.

Aradan yıllar geçti ama hala arasıra izliyorum. 18. yaş günümde bile aldığım hediye Sailormoon(yandaki resim) baskılıydı. Hala küçük bir kızın sırt çantasında Usagi'nin güler yüzünü görsem kıskanıyorum o kızı...

RunTomaRun

Bu fotoğrafı görür görmez aklıma ilk gelen bu oldu:RUN TOMA RUN....
Forrest Gump sevdiğim, aldığı tüm ödülleri hak eden bir film...Karidesi ilk yediğimde ne kadar ulvi bir şey olduğunu biliyordum sayesinde...

15 Haziran 2010 Salı

Hanamizuki Postcard

Hanamizuki postcardları yayınlandı. Zoe'nin sitesinden indirebilirsiniz. Aralarından en beğendiğim fotoğraf bu değildi ama onda Toma yoktu. Kıyamadım yine Toma'ya:)

13 Haziran 2010 Pazar

1 Litre Gözyaşı...

1 litre no namida...
'Seviyorum' demek de 'Elimden geleni yapıyorum' demek de ne belirsizmiş, varsaydığımız sınırlar küçülürken sevgimizi,çabamızı büyültmek mümkün olabiliyormuş bazen. Bizi biz yapan şeyler nelerdir hayatta? Bizi biz yaptığını düşündüğümüz insanlar bizimle aynı yolda yürüyebilir mi her şeye rağmen?

Daha 15 yaşında 'Omurilik soğanı dejenerasyonu' yüzünden konuşma, yazma, yürüme gibi yeteneklerini yavaş yavaş kaybeden Aya Ikeuchi'nin hikayesi...Gerçek bir hikayeden, aynı adlı günlükten uyarlanan dizi; hastalığı her yönüyle inceliyor ve hayatın gözden kaçan detaylarını bize hatırlatıyor...İsminden tahmin edebileceğiniz gibi göz yaşı döktüren ama bunu zorlamadan yapan başarılı bir uyarlama.Özellikle Aya ve (Ryō Nishikido) Haruto Asō' ya hayran kaldım. Gerçekte böyle iki karakterin var olabilme olasılığı bile beni mucizelere inandırmaya yetti.

1 Litre Gözyaşı'nın SP si olduğunu da hatırlatayım ancak SP tam olmasa da özet gibi ve 2 saat 20 dk...


11 Haziran 2010 Cuma

Pembe papuçlar

Böyle göründüğüne bakmayın karma karışık izlenimi uyandırsa da masaüstü için uygun. Denedim onayladım.

9 Haziran 2010 Çarşamba

Zaman...

Bu iki fotoraf çok hoşuma gitti ama biraz da hüzünlüler...Bi şeyleri kaybediyor hissi uyandırıyorlar...Yavaş yavaş...Elinden bi şey gelmeden izliyorsun yok oluşunu...Zaman gibi...

Toma:) ve Toma:(

Sailormoon'u bilenler bilir; ilk sezon başlangıçında aysavaşçısı ve Usagi'nin sırt sırta verdiği sahneler vardı. Seaside Motel ile ilgili bi kaç şey izleyince bu fotoğrafta onun gibi geldi bana. Yine naptın sen Toma ya? diye sormadan edemedim. Mangasından ötürü böyle olacağı belliydi diyebilirsiniz. Evet haklısınız. Yine de bazen benim bildiğim Toma'nın yanında farklı bir Toma varmış hissine kapılıyorum:( Ama elden ne gelir Toma için hayırlısı olsun demekten başka....

8 Haziran 2010 Salı

Tadını merak ediyorsun...

Bu fotoğrafı görünce aklıma Bambino geldi. Güzel bir diziydi ama bir kötü yanı da vardı: Her bölümden sonra insanın canı fena halde makarna çekiyordu. O kadar ki en tembelini bile mutfağa koşturuyordu:)) Yoo kendimden bahsetmiyorum...
NOT: Beyaz hali masaüstü için çok uygun olmadığından matlaştırılmışını da yaptım.

Yaz Gelirken:)


Yaz tarihsel olarak geldi ama görünürde hala sonbahar. Yine de tatil hayalleri içinizi ısıtmıyor mu? Tabii bazı talihsiz arkadaşlarımız gibi yaz okuluna kaldıysanız, stajınız varsa ya da dersaneye gidiyor, öss ye hazırlanıyorsanız ağustos sıcağında üşüyeceğinizi de bilirsiniz. Onlara moral vermeye çalışan kişilerden olmayı çok isterdim ama ben onlardan biriyim:((

7 Haziran 2010 Pazartesi

Hayaller...


Hayaller o kadar kırılgan ki gerçeğe değdiğinde dağılıveriyor havaya...Tutamıyorsun...O yüzden kalbinin derinliklerinde saklamalısın onları. Başkalarından koruduğun kadar güç verir sana, koruyabildiğin sürece ısıtır içini....
NOT: Ya şu Toma'nın çoraplarına bittim:)
NOT2: Ama burnuyla da bu kadarda oynanmaz ki kardeşim...

6 Haziran 2010 Pazar

Seaside Motel masaüstü

Seaside Motel dün Japonya'da gösterime girdi. Bunun şerefine Bu masaüstü planını hazırladım.

Uzun bir aradan sonra...

Ne yazık ki bir aya yakın süredir bloga bir şey yazamadım. Evden uzak olunca blog için de bir şey yapamıyorum. Neyse uzun ve zor bir dönemden sonra önce ki hızımda devam etmek istiyorum artık. Ama bir kaç değişiklikle... Ne olduklarını yapabildiğim zaman nasıl olsa göreceksiniz:)